Futbolu adam akıllı izlemeye başladığım yıllar, 2003-2004 zamanına denk gelir... O zamanlarda, İzmir'de yaşıyordum ve evimizde Lig TV yoktu, bu sebepten ötürü, maç zamanı sokağın caddeye bakan burnundaki lokantaya giderdik... Bazen güzel bir yemek, bazen de sıcak bir oralet-çay eşliğinde maçları izlerdik... 2003-04 sezonu, Galatasaray'ın kötü hatırladığım bir sezonudur... Çünkü, Ali Sami Yen'in tadilat altına alınıp, koca sezonu aynı şimdiki Beşiktaş gibi Atatürk Olimpiyat Stadı'nda geçirdiğimiz bir zamana denk geliyor... Kadromuz da o sene her ne kadar vasat olsa da, belli bir zirve mücadelesi vermeye çalıştık... Şampiyonlar Ligi'nde grupta 3. olarak UEFA'ya düştük o yıl...
Ancak aynı yıl yine Olimpiyat'ta oynadığımız bir Beşiktaş maçı var ki, maçın sonunda, o maçı yöneten hakem düdüğünü astı...
Bu olaydan yıllar sonra, 2013'ün eylül ayında, bu sefer Beşiktaş Galatasaray'ı Olimpiyat'ta ağırlıyordu... Lige dörtte dört ile başlamış Beşiktaş, 5. hafta maçında, hafta arasında Real Madrid'ten ağır bir yenilgi alan Galatasaray karşısına çıkacaktı... Her şey aslında iyi başlamıştı... Galatasaray Burak ile, Beşiktaş ise Almeida ve Fernandes ile gol şansları yakaladılar ancak kullanamadılar... Daha sonra ilk yarının sonlarına doğru Almeida'nın kafasından gelen gol ile bu kez ev sahibi olan Beşiktaş öne geçiyordu...
İkinci yarıda ise etkili olmaya çalışan Galatasaray önce Serdar'a foul yapıldığı iddiası ile duraklayan Beşiktaş savunmasından yararlanan Drogba ile, daha sonra da Burak'ın üzerine gelen topu eli ile kontrol edip Drogba'ya aktardığı iddiası ile yine Drogba ile iki gol buluyor ve 2-1 öne geçiyordu Olimpiyat'ta...
Üst düzey mücadele 85 dakika sürdü en fazla, daha sonra ise yerini yine çirkefliğe, sertliğe, katlanılmaz pisliğe bıraktı... Önce Galatasaray'ın sakatlık sebebi ile dışarı gönderdiği topu geri vermediği için Motta tepki topladı, bunun sonrasında ise Felipe Melo kendisine arkadan sert biçimde girince kayış koptu... Kırmızı kart sonrası ise önce sahada oyuncular, akabinde de tribünlerden inen ne idüğü belirsiz, taraftar denilen yüzlerce kişi sahaya daldı, Fırat Aydınus maçı orada hükmen bitirmek durumunda kaldı...
Bilanço Beşiktaş'a patladı tabii... O maç hükmen 3-0 Galatasaray lehine sonuçlandı... Ardından, bu olaylar neticesinde Beşiktaş'a 4 maç seyircisiz oynama cezası verildi...
O dört haftalık galibiyet serisinden eser kalmadı... 16. haftada oynanan Elazığspor maçına dek taraftarı önünde oynayamayan Beşiktaş bu maça kadar 13 puan kaybetti 10 haftada... Yani 10 haftada alabileceği 30 puanın yarısı bu kabaca...
O 5. hafta oynanan Galatasaray maçında tribüne döşenen mayınların sebebi de belli aslında... Bu maçtan 3 ay önce yaşanan Gezi olaylarında Çarşı'nın hükümet karşıtı bir duruş sergilemesi, bu mayınların döşenmesini hükümetin fikriyle gerekli kılmış olabilir... Bu kadar da değil... Bu Beşiktaş - Galatasaray maçında yaşanan olaylar, bu sezonun başında başlayan bu PassoLig saçmalığına da zemin hazırladı... Aslında kendi düzenledikleri plan ile, yeni bir plan başlattılar...
Bu olay onlara, tribünlere gelen vatandaşların aslında "ne idüğü belirsiz" insanlardan oluştuğunu ve onların fişlenip, tribüne girenin kimin nesi olup olmadığının bilinmesi gerektiğini söyleme şansını doğurdu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder