30 Kasım 2012 Cuma

onüç #4


Forma: Manchester United 02-03


Bu forma en beğendiklerimden birisi... Nike'ın kalitesini yansıttığı formalardan bir tanesi... Bir de Manchester'da David Beckham'ın giydiği son forma sanıyorum... Bir sonraki sene Real Madrid'e gitmişti... Formada hata bulmak mümkün değil... Çünkü mükemmel bir forma... Beckham zaten kısa kollu giymez hayatında, bu forma da uzun kolu bile güzel olan formalardan birisi... Çok güzel gerçekten...

                       David Beckham Manchester Unitedi särgis.  
Yakışmış Beckham'a bu forma... Saçları da orta kesim... Çok rastlanmıyordu onun bu haline...

Manchester United bu formayla Real Madrid'e karşı maçlar yaptı... Kazandığını hatırlıyorum(üşendim evet!)... Her neyse... Nike...

29 Kasım 2012 Perşembe

Futbol Şarkıları: Blur - Song 2

Futbol şarkılarla güzel elbet. Şimdi futbol deyince aklıma ilk gelen şarkı Blur - Song 2. Peki neden? Çünkü ben futbolu ilk kez tanıdığımda FIFA 98 oynuyordum... FIFA 98 Soundtrack'ın en güzel parçasıdır bu...

Bu şarkı Blur'un 1997'de çıkardıkları beşinci albümün ikinci single'ı.(Böyle bir kelime mi var ya?) Şarkı bateri ve elektrogitar ile başlarken, solistin "Woo-Hoo!" demesi ile muhteşem bir şeye dönüşür... Peki şarkının adı neden Song 2? Çünkü herifler şarkıya koyacak isim bulamamış! Kendileri de şöyle anlatır:  "This one's called 'Song 2', 'cos we haven't got a name for it yet". Herifler sanatçı resmen ya! Sanatları olan müziği mükemmel yapıyorlar, işlerini en güzelini çıkarana kadar yapıyorlar, ancak önemsiz kısmı es geçiyorlar. Yaptık bu şaheseri, ismi de kötü oluversin diyorlar. Bir hataları yok zaten. Şarkının ismi zaten çoğu kesimde ya "Song 2"dir ya da "Woo-Hoo"dur.

Çok konuşmadan(!) videoyu koyalım...



Unutmadan, sözleri:

Woo hoo!
Woo hoo!
Woo hoo!
Woo hoo!

I got my head checked
By a jumbo jet
It wasn't easy 
But nothing i-is, no

Woo hoo!
When I feel heavy metal
Woo hoo!
And I'm pins and I'm needles
Woo hoo!
Well I lie and I'm easy
All of the time but I'm never sure why I need you
Pleased to meet you

I got my head down
When I was young
It's not my problem
It's not my problem

Woo hoo!
When I feel heavy metal
Woo hoo!
And I'm pins and I'm needles
Woo hoo!
Well I lie and I'm easy
All of the time but I'm never sure why I need you
Pleased to meet you

Yeah, yeah
Yeah, yeah
Yeah, yeah
Oh yeah

27 Kasım 2012 Salı

Kıyamet Geliyor Siper Alın...



Bekir İrtegün, Phillipe Mexes röveşata atar, Melo penaltı kurtarır, Servet Çetin 4 kişiyi çalımlayarak gol atar... Kıyamet yaklaşıyor, siper alın...

22 Kasım 2012 Perşembe

Şampiyonlar Ligi: Haftanın Güzel Golleri

Şampiyonlar Ligi haftasını geride bıraktık... O iki gün içerisinde atılan en güzel goller...






20 Kasım 2012 Salı

Yelkenler Avrupa'ya...


Bazen fotoğraflar yüzlerce kelimeye bedeldir... İşte şimdi söz yukarıdaki fotoğrafta...

Futbolcu Ağzından #1



"Deplasmanlara gittiğimizde at sesine benzer garip garip sesler çıkaraıyordu rakip tribünler, bunu bir kaç maç önemsemedim ama sonrasında takım arkadaşlarıma bunun sebebini sorduğumda CSKA Moskova'nın kuruluş yıllarında idmanlarını bir at çiftliğinde yaptığından dolayı atlar lakabını aldıklarını öğrendim. Bu sesler beni rahatsız etse de yapacak bir şeyim yok, futbolumu oynamaya devam ediyorum"
Rasmus Elm
CSKA Moskova'lı İsveçli futbolcu
Takımının lakabını nasıl öğrendiğini açıklarken                                      
                                                                                               http://ultrasmovement.blogspot.com

14 Kasım 2012 Çarşamba

Ultimate Team 13: "Chemistry İkilileri"

Ultimate Team... FIFA 13'ün en güzel modlarından biri... Chemistry ise oyuna doğrudan etki eden en önemli faktörlerden biri hiç kuşkusuz... Bazen bir ligden kadro kurarız, yedeklere pek önem vermeyiz ancak ilk 11 oyuncumuz sakatlanır, yorulur ve dinlenmesi gerekir, bu durumda onun bir aynısını almak yerine bazı oyuncuların aynı özellik taşıyan ve aynı kimyaya sahip yardımcıları da var oyunda...

Bazılarını araştırdım.. Umarım kimilerinin işine yarar...

1) Tino Costa - Ever Banega
Üstün yetenekli iki oyuncu... İkisi de neredeyse aynı özelliklere sahip... Şut ve pas konusunda iki önemli oyuncu... Valencia'da oynayan iki Arjantinli... Chemistry için çoğu kişinin işine yarayacaktır...

Kartlardaki değerlere baktığımızda bile iki oyuncunun neredeyse aynı özelliklere sahip olduğu görülüyor... Banega'yı yedek olarak oturtabilir, ya da 4-4-2'de yanyana oynatabilirsiniz... Seçim sizin...

2) Blamir Dzemaili - Gökhan İnler
İtalyan Ligi'nde oynayan iki çift yönlü oyuncu... İkisi de aynı takımda oynuyor ve ikisi de İsviçreli... İkisinin de defansif yönleri iyi ancak fizik konusunda Gökhan'ın fark edilir bir üstünlüğü var... Kartta görüldüğü üzere de Gökhan 81 değerde iken Dzemaili 76 değerde...

Gökhan 11'de oynarken Dzemaili kulübede oturabilir, rotasyonda kullanılabilir...

3) Gökdeniz Karadeniz - Gökhan Töre
 Bu sefer iki Türk var, Rusya Ligi'nden... Biri Chelsea forması giymiş Gökhan Töre, diğeri ise eski Trabzonsporlu, ve son yıllarda Rubin Kazan'ın adını duyurmasında etkili olan Gökdeniz... İkisi de neredeyse aynı özelliklere sahip... Gökhan Töre biraz daha etkili olsa da pek farketmez... Değişimli oynatılabilecek iki Türk...

4) Emre Belözoğlu - Arda Turan
Yine iki Türk var... Bu kez kanat değil, orta sahanın göbeğinde oynayan iki oyuncu... Atletico Madrid'de oynuyor Emre ile Arda... İspanya karması kuranlar için iyi olabilir.. Emre tamam CAM oynayabilir, o yetenek var, ancak Arda çift yönlü olarak oynar mı onu kestirmek zor... Benim tercihim 4-1-2-1-2'de Emre'nin CDM, Arda'nın CAM oynaması yönünde.

5) Nicolas Gaitan - Eduardo Salvio - Enzo Pérez
Beşinci sırada ise bir üçlü var, başlığa aykırı olarak... SL Benfica'da o kadar çok Arjantinli oyuncu var ki ben bile saymaya üşendim... Aynı pozisyonda oynayan üç Arjantinli mevcut takımda.. Tabii ki en iyisi Nicolas Gaitan... Süper bir yetenek, çift yönlü oynayabiliyor... Salvio ise biraz forvet gibi oynuyor.. Savunmaya yardımı pek yok, açıkçası dribbling ve hız haricinde de pek bir özelliği yok... Perez'in ise dribbling'i yüksek, diğer özellikleri Salvio'ya göre daha önde görünüyor... Ben olsam Salvio'yu minimum kullanmaya özen gösteririm...

6) Thomas Vermaelen - Jan Vertonghen
Hep ileri oyuncuları saymak olmaz... Premier Lig'in en iyi savunma oyuncularından ikisi Belçikalı... Kompany'de vardı ancak ben aynı özelliği taşıyan oyuncuları aradığım için onu almadım kadraja... Vermaelen ve Vertonghen oyun stilleri ve özellikleri olarak tam bir ikiz diyebilirim... İkisi de güçlü, çevik ve şutör... Aynı zamanda ikisi de solak! Tesadüf mü bilmiyorum ancak listedeki en iyi ikili diyebilirim... İster yan yana oynatın, ister kulübeye koyun dinlendirin birini oynatın... İkisinin de solak olması bir sorun yaşatmaz, Weak Foot özelliği ikisinde de 3...

Kolay gelsin oyun severlere!

Umut Naderi

10 Kasım 2012 Cumartesi

En Heyecanlı Maç!

Evet, dün akşam izlediğim Beşiktaş - Bursaspor maçı şu ana dek izlediğim en heyecanlı maçlardan biriydi... Tam 6 gol izleme fırsatı buldum... Hepsi birbirinden güzel... Bir de kaçırılanlar var ki atılanların iki katı... Soğuk akşamda taraftarı da takımını yalnız bırakmadı, beraberliğe rağmen maç sonunda bu muhteşem
mücadeleyi ayakta alkışladı...

Maç başladığında ben NTV Spor'da Anadolu Efes'in EuroLeague maçını izliyordum... 2 seçeneğim vardı yani... Maç başladığında sakatlık olur, maç durur, sıkıcı bir maç olursa diye Efes maçını aklımda bulunduruyordum... Malum bir futbol maçı bir basket maçından daha heyecanlı geçemez ya(!)... İlk başlarda Beşiktaş maçını izliyordum, sonra Efes maçına döndüm, bir mola geldi, tabii reklam da... Beşiktaş maçına döndüm..
Bir mücadele vardı sahada, bunu hissettim.. Zaten 3 dakika sonra da orta saha civarında bir foul gerçekleşti.. Pablo Batalla çok zekice davranarak serbest vuruşu çabucak kullandı... Tuncay da deparı attı ve ortayı açınca Sestak topu neredeyse boş ağlara gönderdi... Kaleci McGregor ne yapıyor bilmiyorum ama hiç bir hareketini göremedim bu maçta... Maçın en kötü oyuncusu diyebilirim...

Devre arasında Efes maçına bakıyordum, orada bile bu maçta bulduğum heyecanı bulamadım, ki bir basket maçıydı...

İkinci yarı ise Beşiktaş kararlı başladı. Golü de erken buldu... Tam bir üstünlük kurmuştu Bursaspor yarı alanına, dönen topları alarak da golü buldular... Bu sefer deparı atan Holosko'ydu... Sahanın en iyisi belki de...

Tam 3 dakika sonra da Fernandes'in kişisel çabası ile muhteşem bir orta geldi ve yine Holosko skora katkısını yaptı...

Tabi bu arada kaçan golleri de sayamadım...
Her iki takım da açık oynayınca ortaya bir futbol ziyafeti çıkıyor...

İbrahim'in golü, Almeida'nın penaltısı ve Batalla'nın golü derken muhteşem goller de kaçtı...

En çok üzüldüğüm an ise 89. dakikada Sestak'ın boş kaleyi bulamaması ve 90+3'te Ferhat Kiraz'ın resmen sahayı koştuğu ve aşırtma vuruşu dışarı attığı andı...

Belluschi, Batalla, Sestak, Almeida, Olcay... Hepsi kaçırdı... Bu da bizleri heyecanlı maça odakladı... Muhteşem bir futbol ziyafeti yaşadım dün akşam... 2 Takıma da teşekkür ediyorum...

7 Kasım 2012 Çarşamba

CFR Cluj - Galatasaray AŞ Maçı Öncesi

Galatasaray son haftalarda çok iyi sonuçlar almaya başladı desek yanılmayız... Kayserispor maçı ile bir toparlanma evresi başlamıştı, İBB maçında da sonuca gitmişti Galatasaray...

Ancak ben Fatih Terim'in oynattığı futboldan ziyade, oyuncu tercihlerine kızıyorum... İlk Cluj maçında, yağmurdan yerler çamura bulanmış, topla dribbling yapmak olanaksız, fiziksel gücü iyi olan birini oyuna almak gerekirken, sen gidiyorsun kulübedeki en çelimsiz adam olan Emre Çolak'ı sürüyorsun sahaya... Tamam genç yetenektir falan filan da... Ben daha Emre oyuna girmeden, yedek kulübesine yöneldiği anda anlamıştım bunun kötü bir hamle olacağını, ancak kimse bana sormuyor en nihayetinde...

Emre oyuna girdi ve rezalet oynadı... Dribblingin imkansız olduğu sahada dribbling yapmaya zorlayan biriydi o gün... Burak fiziği ile kurtardı 1 puanı o maçta... Aradığımız şey aslen 3 puan olsa da buna da boyun eğmek zorunda kaldık...

Hamit de kötü şu aralar... Tecrübesi var, yeteneği de var ancak sahaya yansımıyor bunlar... Talihsiz oyuncumuz ne yazık ki... Belediye maçında sağ kanattan gelip, Ekrem Ekşioğluna bir bacakarası attı, güzel ortayı açtı ancak sağ ayağını kullanmasını bilmeyen Emre Çolak 4. golü ağlara gönderemedi...

Semih de içerideki Braga maçından itibaren düzenli forma bulamıyor... Bugün de muhtemel kadroda adı var... Acaba oynar mı bilmiyorum... Cris daha yararlı olur gibi gözüküyor... Haydi hayırlısı...

Bir de Fatih hoca, al da şu Engin'i Şampiyonlar Ligi maçlarında sonradan sok oyuna, adam bir ısınsın maçlara, 12. hafta geldiğinde zırt diye mi oynatmayı düşünüyorsun?.. Adamı biraz alıştır biraz ısındır takıma... Oynasın adam bayadır topa vurmadı... Yoksa verim alamayacağız ondan da...

Muhtemel 11'imiz: Muslera, Eboue, Dany, Semih, Riera, Hamit, Selçuk(C), Yekta, Amrabat, Umut, Burak

Keşke takımımız 4-3-3'e dönse de biraz keyifle arkamıza yaslanıp futbolun ziyafetini yaşasak... Skor tahminim 3-1, Galatasaray'ın kazanması yönünde... Haydi aslanlar... Gösterin kendinizi...

1 Kasım 2012 Perşembe

Ultimate Team France Hybrid #1


Güzel oldu sanırım bu... Kontrat sıkıntısı yaşayan arkadaşlara para yolu...

-------------------------------------------Dany N'Guessan----------------------------------------
---------------------Yannis Salibur-----------------------------Jimmy Kamghain------------------

Laurent Courtois-------------Mikael Firmin-------------Romain Vincelot----------Claudio Beauvue

----------------------Lindsay Rose---------Loic Nestor-------Jean Yves M'voto-------------------

-----------------------------------------Gennaro Bragliano-----------------------------------------

Kadro böylece 3-4-2-1 oldu... Savunmadaki adamların en büyük özelliği 70+ Paceli olmaları... Gelecek herhangi bir kontraya karşı gözleri açık... Ve sağdaki Beauvue ve soldaki Courtois defansif iş yapan oyuncular... Defans halindeyken takım 5-2-2-1 formasyonuna dönüyor...

Kalede ise Bracigliano, aradığım araştırdığım en iyi Fransız bronz kaleci... Positioning 70 (Neredeyse De Gea ile aynı Positioning)... Refleksleri de gayet iyi...

İleri 3'lüde Jimmy Kamghain'i FIFA'da daha önce görmemiştim ama kendisini 3 yıldır tanıyorum FM'den... Wonderkid bir oyuncuydu... PSG'den çıkıyordu.. Gayet de güzel bir oyuncu...

Dany ve Salibur da hızları iyi olan oyuncular... Bunun yanında Dany'nin fiziği üstün olduğundan herhangi bir kafa topunu alabilir, ya da 1'e 1 mücadelelerden başarılı ayrılabilir...

İyi oyunlar...

ekşi #2


Güzel bir entry - nick uyumu yakaladım sanırsam...

truva


Galatasaraylı futbolcular bir araya gelip sessiz sinema oynamışlar... Son karede Engin Baytar müthiş anlatmış ki izlemeyen pişman olur :)

Videoya gitmek için resme tık...

onüç #2




onüç #1


ekşi #1


Kesişir Hayatlar... #1


Arsene Wenger, AS Monaco Başında...












Bu bir çifte başarı hikayesi... Arsene Wenger bu hamle ile hem öğrencisini hem kendisini başarıya taşıdı... Arsenal 1997-98, 2001-02 ve 2003-04 sezonlarında şampiyonluk yaşarken, 1998, 2002, 2003 ve 2005'te FA Cup'ı kaldırdı... 2005-06 sezonunda ise Şampiyonlar Ligi Finali'nde Barça'ya boyun eğdi...