17 Eylül 2014 Çarşamba

Kriz...

İki yüzlü Galatasaray Taraftarı'na ya da taraftar olduğunu zannedenlere...
Maçın başında, Selçuk'a oley çektirmek için tribünlere çağırdınız... "Bu taraftar seninle gurur duyuyor!" dediniz... Ama adam 70. dakikada sahadan ayrılırken anasına sövdünüz... Ama o adamın sakatlanmadan 3 sezondur devamlı, bıkmadan usanmadan, kart cezası bile almadan, ilk 11 olarak oynadığını ve onun bir makine olmadığını unuttunuz...
Burak Yılmaz'a bencil dediniz, maçta bulduğu tek pozisyonda şut çekmek yerine pas çıkardı, gene sövdünüz... "Niye vurmadın lan mal!" oldu bu kez...
90. dakikada, bir şekilde olsa da gol attı... Soyadı anons edilince yuhaladınız...
Yalakalık yapmaya gelince, maç başı kadrolar okunurken, stadyumda "SARIIII" diye anons yapılırken, "VEYSEL!" demek yerine, "KIRMIZIII" diyerek eğlendiniz... Tribüne çağırırken, "Veysel Sarı Kırmızı!" diye çağırdınız... Ama adam 2 kere top kaybedince ne anası kaldı ne kardeşi kaldı...
Zaman zaman Teknik Direktör'den daha tecrübeli oldunuz kendinizce, zaman zaman daha zeki oldunuz... Çünkü futbolu en iyi siz biliyordunuz...
Chedjou takıma alındığında, sakat sakat oynarken ve adaptasyon sürecindeyken adamın ırkına sövdünüz... "Seni aldıran hocayı da seni de..." diye başlayan cümleler kurdunuz... Şimdi ise baş tacınız oldu...
En önemlisi de, maça geldiniz ama, desteklemek yerine, "Galatasaray bir gol yese de sövüp tüm stresimi şuracıkta atsam..." zihniyeti ile tribünleri doldurdunuz... 70. dakikada gol yediğimizde, daha ligin 2. haftasıymış, form tutmakmış diye düşünmeden kendi evinizde kendi sarı-kırmızı formalı oyuncularınızı yuhaladınız... Ama rakip takım topu alınca ıslıklarınız hiç duyulmuyordu nedense...
Siz Galatasaray taraftarı olduğunuzu sandınız ama, aslında başarının tarafındaydınız... İyi günde formayı giyip, kötü günde çıkarıp atardınız...
Maçın başında, "Başarılar gelir geçer, asaletin bize yeter..."di... Ama maçın sonunda oyunculara kusulan kinler, ağızlarda küfürler ve alınan tavırlar olurdu arda kalan...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder