Genç arkadaşımızı tanıyalım... Güney Koreli bir genç kendisi... Onu ilk defa geçen sene bu günlerde başlamış olan U20 Dünya Kupası'nda izleme şansına erişmiştim... Kendimi bu yüzden de çok şanslı hissediyorum... O turnuva biz futbol severler adına gerçekten çok özel bir anlam taşıyordu... Yolun başında olanlar, gelecekleri adına vitrine çıkmak anlamında müthiş bir mücadele vermişlerdi... Ne yalan söyleyeyim, bu turnuvada ilk gözüme çarpan oyuncu Bruma olmuştu... Portekiz'in dikkat çeken oyuncusuydu... Hayalim de gerçek oldu belki de onun Galatasaray'a transferi ile, ancak talihsizlik bu ya, kendisi Türkiye Kupası maçında sakatlandı... Üstelik sakatlandığı ilk anda, sağlık görevlileri kendisini oyuna tekrar soktu, baktı olmuyor, Bruma kendi çıkmak istedi... Sonra kötü haberi aldık ki, genç adam sezonu kapatmış... Gerçekten çok üzülmüştüm Bruma adına...
Ryu Seung Woo ise turnuvada dikkatimi çeken diğer bir oyuncu olmuştu... Güney Kore maçlarında kıvraklığı, estetikliği, oyun görüşü ve dribbling yeteneğini çok beğenmiştim... Çok çabuk bir oyuncuydu gördüğüm kadarı ile... Bu özelliği ile bileklerini de birleştirmeyi başarıyordu ki bunu yaptığında da görsel olarak çok güzel şeyler sunuyordu bizlere... İsmini öğrenmeden önce direk forma numarasına gözüm ilişmişti, 7 numaraydı... Muhtemelen poziyonu ya kanattı, ya da 10 Numara diye tabir ettiğimiz o forvet arkası mevkiinde oynuyordu...
İlk bakışta gördüğüm kadarı ile, takımın yaratıcılık yükünü üstleniyordu... Malum tecrübenin kısıtlı olduğu alanda, doğru koşuları tam olarak ne zaman, nereye yapacağını bilmeyen oyuncular arasında, yaratıcı bir oyuncu, aldığı sorumluluk ile maçın gidişatını değiştirebilir...
Kendisi atak başlatabiliyordu, güzel arapaslar da çıkartabiliyordu... Ancak arapaslarda dikkat ettiğim şey, pasın şiddetini iyi ayarlayamamasıydı... Muhtemelen tam olarak tanımadığı oyuncular ile birlikte oynadığı için, onların süratini, koşu tiplerini de tanımıyordu, bu sebeple de bazı pasları boşa gitti diyebiliriz... Ancak bir diğer dikkat ettiğim şey ise, 18 yaşında katıldığı bir turnuvaya rağmen, hiçbir heyecan belirtisi yoktu kendisinde... Maç kötü giderken bile soğukkanlılığını korumasını takdir ettim...
En iyi performansını, grubundaki en güçlü rakip olan Portekiz'e karşı oynamıştı... İstatistiğe geçen 2 golü var belki, ama gerçekten yaptıkları bundan daha fazlası... İlk golünde, orta sahada aldığı top ile, tek başına bir atağı başlatıp, kurgulayıp, daha sonra da son dokunuşu yapması gerçekten takdiri hak ediyordu... Bunun yanında, ikinci golü ise görsel açıdan muazzam bir goldü...
Bu performansı ile belki birçok takımın listesine adını yazdırdı, ancak kış transfer dönemine kadar bir yere gidemedi Güney Koreli gencimiz... Daha sonra ise bu transfer döneminde kendisini Bayer Leverkusen transfer etti... Bu transfer gerçekten beni de memnun etti... Schürrle'nin ayrılmasından sonra çok amaçlı bir oyuncuya ihtiyaçları vardı çünkü...
Burada yazın oynanan turnuvada yaptıklarından küçük bir özet var... İzlemenizi tavsiye ederim...
Kendisine futbol kariyerinde iyi dilekler diliyorum... Ve bu özel fotoğrafı paylaşmak istiyorum... Önde bu yazıda bahsettiğimiz Ryu Seung-Woo, arkada, bulanık halde ise Bruma var...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder